Şubat 8, 2025

Güncel Oyun Haberleri – Yeni İncelemeler & Rehberler

Güncel haberler, spor, ekonomi ve teknolojinin nabzını tutun; magazin dünyasının en yeni olaylarını kaçırmayın!

Tozlu dosyalar raflardan indi: İstihbaratçı Nurcular… Maneviyatın içinden CIA çıktı

FETÖ'nün, Nurculuğun içinden çıkan CIA bağlantılı bir örgüt olduğu bilinirken, FETÖ’ye eleştiriler yöneltseler de 'Nurculuğun diğer kolları masum mu' sorusu akıllara geldi. Öte yandan FETÖ’nün tasfiyesi ile ortaya çıkan istihbarattaki boşluğu hangi grupların doldurmaya çalıştığı sorusu da gündemde.

Türkiye’de Nurcuların nasıl yaygınlaştığı, CIA bağlantıları, Nurcuların diğer kolları ve FETÖ bağlantılarını Aydınlık gazetesinden Kaan Arslan, “Nurcuların Gladyo ile imtihanı” başlıklı yazısında yazdı:

“Tahşiye Yayınevi’nin kurucusu Mustafa Kaplan, Aralık 2024’te yayımladığımız söyleşisinde Nurculara ve Nur talebelerine sert eleştiriler yaptı. Kaplan’ın eleştirisinde temel nokta şahıslar değil anlayıştı. Çünkü Nur talebeleri, Said Nursi’den sonra güç kavgası ve maddi kaygılar nedeniyle cemaati böldü. Bu bölünmeden faydalanan ise ABD emperyalizmi oldu. Nurcuların içine 1960’lardan itibaren talebelerin onayı ve yardımıyla giren CIA bağlantılı istihbarat elemanları, Nurculuğu ABD/NATO’nun güdümüne soktu. Mustafa Kaplan’ın bu yöndeki eleştirileri, yaşayan pek çok talebeyi rahatsız etti.

Said Nursi’nin 1960’taki ölümünün ardından Nur talebeleri, Risale-i Nurları yayma faaliyetine başladı. Çok sayıda talebe, çeşitli yöntemlerle bu işi yaptı. Kimi yayınevi kurup kitapları tüm dünyaya ulaştırdı kimi yayıncılığın aksine cemaat sohbetleri düzenledi, evlerde buluşmalar yaptı.

1980’lere kadar Nur cemaati tüm Türkiye’de oldukça yaygınlaştı. Kendi ifadeleriyle, “yüz binlerce kişiye” ulaştılar. Ancak bu faaliyetler yapılırken işin başka bir boyutu daha vardı. O da istihbarat faaliyeti…”

CIA’NIN GÖZÜ NURCULARDA

“Nurcular, ilk andan itibaren CIA’nın takibindeydi. 1960’lardan itibaren cemaatin içinden çok sayıda kişi, CIA bağlantılı istihbaratçıyla irtibat kurdu. Bununla birlikte maddi destek, propaganda ve medya desteği, kitlesellik, cemaat faaliyetlerinin önünün açılması gibi imkanlara sahip oldular.

Fakat buna karşı ABD/NATO’nun istediği önemli bir şey vardı. O da “Yeşil Kuşak” projesinin parçası olmaları. 1980’lerden itibaren Sovyetler Birliği ve Yugoslavya’nın zayıflama ve yıkılış sürecinde Türkiye’de İslamcı kimliğiyle bilinen çok sayıda yapı, emperyalist Batı’nın güdümüne girdi.

12 Eylül 1980’den önce yeraltı faaliyeti yürüten cemaatler, 1980’den sonra yer yüzüne çıktılar. Bu tarihten itibaren tarikat ve cemaatler, dernekler, vakıflar, şirketler, holdingler, gazeteler, televizyonlar kurmaya başladı. Örneğin Fetullah Gülen, 12 Eylül 1980’de hakkında yakalama kararı olan biriydi. Ama yalnızca birkaç yıl sonra “Ne kadar hayırsever birisi, tüm dünyada okulları var, Türkçe öğretiyor…” denilen birine dönüştürüldü.

Peki Fetullah Gülen kimdi?

Gülen, Nurcuların meşhur Kırkıncı kolundan çıkmış bir Gladyo elemanı. Said Nursi’nin talebesi Mehmet Kırkıncı, Nurcuların Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki yapılanmasının başındaydı. Kırkıncıların içinden çıkan pek çok isim, Fetullah Gülen’le bağlantılıydı. Bugün hala akademide örgütlenen Kırkıncıların “FETÖ’vari” yapılanma içinde olduğu belirtiliyor. Erzurum, Van, Malatya, Bingöl, Gaziantep başta olmak üzere çok sayıda şehirdeki üniversitelerde Kırkıncı yapılanması var. Kendilerinden olmayanı çeşitli yöntemlerle uzaklaştırıyorlar.

Yalnız bu grup değil… Said Nursi’nin talebeleri hakkında pek çok iddia bugün bile cemaat içinde ayrılığa neden oluyor.

Örneğin talebelerden Avukat Bekir Berk için cemaatle CIA arasındaki irtibatı sağlayan kişi olduğu belirtiliyor. Bunu bizzat Nurcuların kendileri söylüyor.

SAİD NURSİ’NİN TALEBESİNİN İTİRAFI

Bekir Berk’in yabancı istihbarat örgütlerine çalıştığını yıllar sonra Said Nursi’nin talebelerinden Üzeyir Şenler açıkladı. Gazeteci Mustafa Aydın, 2012 yılında vefatından kısa bir süre önce Üzeyir Şenler’i ziyaret etti. Aydın’a hasta yatağında açıklamalar yapan Şenler, Bekir Berk’in istihbarata çalıştığını söyledi. Şenler, Bekir Berk’in kendisine de bu yönde bir teklif yaptığını belirtti.

Nurcuların Tahşiye grubuna mensup olan Mustafa Aydın, Dosya TV sitesinde Üzeyir Şenler’le yaptığı görüşmenin videosunu yayınladı. Videoda Şenler, Bekir Berk’in teklifini reddettiğini ancak Said Nursi’nin talebeleri Mehmet Fırıncı ve Mehmet Birinci’nin kabul ettiğini aktardı…”

GÜLEN’İN ARDINDA SAF TUTAN NURCULAR

İhsan Atasoy’un yazdığı Bekir Berk kitabında Fetullah Gülen’in anlatımları da yer alıyor. Gülen, Bekir Berk’in vasiyetiyle ilgili şunları aktarıyor:

“Ölmeden önce şöyle vasiyet etmişti: Ben vefat ettiğimde Sungur Ağabey, Abdullah ve Bayram Ağabeyler ile Fırıncı, Birinci ve Kutlular, elleriyle cenazemi taşısınlar. Kırkıncı Hoca beni yıkasın ve Fethullah Hoca da namazımı kıldırsın.”

Gerçekten de ölümünün ardından Bekir Berk’in cenaze namazını Fetullah Gülen kıldırdı. Cenazeye çok sayıda Nur talebesi katıldı. Hepsi Fetullah Gülen’in ardında saf tuttu. Bunların arasında Said Nursi’nin yaşayan tüm talebeleriyle birlikte yeni kuşak Nurcular da vardı. Elbette FETÖ yöneticileri de…

Aynı kitapta firari FETÖ yöneticisi Abdullah Aymaz’ın da Bekir Berk’le anıları yer alıyor.

Bu kitabı basan Nesil Yayınevi de Nurcuların Fırıncı kolu tarafından yönetiliyor. Mehmet Fırıncı’dan sonra grubun başına eski milletvekili Said Yüce geçti. Ancak bu grup, FETÖ’yle hiçbir bağlarının olmadığını, Fetullah Gülen’e en başından beri karşı olduklarını söylüyor.

GÜLEN’E TAVIR AMA NASIL

Günümüzde Nurcuların çok sayıda kolu var: Yazıcılar, Meşveretçiler, Yeni Asya, Kırkıncı, Fırıncı, Kurdoğlu, Med Zehra, Tahşiyeciler vb. …

Bütün grupların ve talebelerin, birbiriyle bağlantısı ve ilişkisi öyle ya da böyle sürüyor. FETÖ’nün içinden çıktığı Kırkıncı grubu da hâlâ faaliyetlerine devam ediyor.

Bu grupların yıllar içinde Fetullah Gülen ve FETÖ’ye yönelik bazı eleştirileri ve reddiyeleri olmuş. Bugün herhangi bir Nurcu gruba FETÖ’yü sorduğunuzda, mutlaka “15 Temmuz’dan önce” eleştirdiğini söyleyecek. Gerçekten de hemen hemen bütün Nurcu grupların, Fetullah Gülen’e yönelik çeşitli “eleştirileri” olmuş. Ancak bunlar çok basit düzeyde, daha anlık gelişmeler ve açıklamalara yönelik eleştiriler… Gülen yapılanmasının esasını ise neredeyse hiçbir Nurcu eleştirmemiş.

FETÖ’nün ABD güdümünde Türk devletine girerek paralel yapı kurmasını, yabancı istihbarat örgütlerine çalışmasını, devletin gizli bilgilerini Batılı devletlere teslim etmesini, Türkiye’yi bölünme planı olan “Açılım”ın uygulanması için çabalamasını, “Dinlerarası Diyalog” gibi İslam’a dahi aykırı olan bir faaliyet içinde olmasını, örgütlenme ve mali kaynak yaratma yöntemlerini neredeyse hiçbir Nurcu eleştirmemiş.

Yani Nurcular, FETÖ’yü FETÖ yapan hiçbir olguya tepki dahi göstermedi desek yeridir.

Tahşiyeciler ise öyle değil. Tahşiyeciler, Fetullah Gülen yapılanmasına temelden karşı çıkarak en başından tavır alıyor. O yüzden de FETÖ kumpasıyla hapse atılıyorlar. Molla Muhammed Doğan, Mustafa Kaplan ve çok sayıda Tahşiyeci, “terör örgütü” bağlantılı iftirasıyla uzun yıllar cezaevinde tutuldu. Emri de Samanyolu TV üzerinden Fetullah Gülen verdi.

Mustafa Kaplan, FETÖ’nün Gladyo bağlantılı olduğunu, Fetullah Gülen’in ABD’ye hizmet ettiğini, örgütlenme ve para toplama yöntemlerinin Nurculuğa ve İslam’a tamamen aykırı olduğunu hep söyledi, hâlâ da söylüyor. Bugün firari FETÖ üyeleri Tahşiyecileri hedef göstermeyi de sürdürüyor. Kaplan’a FETÖ haricinde bir tepki de Nurcuların içinden geliyor. Kaplan “Nurcuların içinde Gladyo var.” diyor. Nurcular, Kaplan’ı topa tutuyor. Eşzamanlı olarak FETÖ firarileri de Kaplan’ı hedef gösteriyor.

Nurculara şu soruyu sormak istiyoruz: Nurculuğun içinde Batıcılığa kapıları açan, cemaati Gladyo’ya teslim edenler, Batı’dan gelen paraların cemaatte kullanılmasına izin verenler, sözde demokrasi adına ülkenin bağımsızlığından vazgeçenler kimlerdi?

Nurculuğun içine CIA bağlantılı isimlerin girdiği somut bir gerçek. FETÖ yapılanması, Nurculuğun içinden çıkan bir Gladyo örgütü. Nurcular, Fetullah Gülen’i eleştirdiğini söylüyor ancak bu eleştirilerde bugün dahi, FETÖ’nün Amerika güdümlü bir örgüt terör örgütü olduğuna dair tek satır göremiyoruz.

FETÖ Emniyet’i ele geçirdi, Nurculardan yıllarca ses yok.

FETÖ Türk Silahlı Kuvvetlerini ele geçirdi, Nurcularda yıllarca ses yok.

FETÖ suikastlar yaptı, Nurcularda ses yok.

FETÖ sınav sorularını çaldı, Nurcularda yine ses yok.

Uydurma belgelerle ve sahte görüntülerle vatanseverlere kumpas kuruldu, Ergenekon ve Balyoz tertipleri yapıldı. Nurcuların bu tertipleri eleştirmesi bir yana hala içlerinde savunanların olduğunu görüyoruz.

ABD desteğiyle büyüyüp bütün dünyaya yayıldı, ülke ülke, kıta kıta ajan yetiştirdi. Bunu şirin göstermek için “Dinler arası diyalog kuracağız.” makyajı yapıldı. Bazı Nurcular bu faaliyetin bugün hâlâ yararlı olduğunu düşünüyor.

Ancak Mustafa Kaplan, Aydınlık’tan Gladyo eleştirisi yapınca bazı “Nurcular” rahatsız oldu.

SORUNUN TEMELİ

Rahatsız olan bazı Nurcularla oturup konuştuk. Hatta bizim onayımız ve iznimiz olmadan görüşmenin bir kısmını kendi mecralarında yayınladılar. Açıklamalarında İngilizlerle işbirliği yaparak Cumhuriyet’e başkaldıran Şeyh Said ile Dersim isyanlarının başındaki Seyit Rıza’ya da sahip çıktılar, “Bize göre hain değil.” dediler.

İşte sorun burada başlıyor. Cumhuriyet ve Atatürk’e karşı olmak, onun karşısındaki her kesimi birleştiriyor. Batı desteği onlar için övünç kaynağı olabiliyor. O yüzden uzun yıllar FETÖ’nün Amerikan desteğiyle büyümesine göz yumdular. O yüzden bugün hâlâ Gladyo’nun Nurcular üzerindeki etkisine göz yumuyorlar.

Nurcular, Said Nursi’nin yolunda yeni bir rejim kurmak istiyor olabilir. Peki ABD/NATO emperyalizminin desteği bunun neresinde? Bugüne kadar tam ortasındaydı, hâlâ da öyle görünüyor.

Nurcuların imtihanı sürüyor.”

Yeni Şafak’ın yayımladığı belge

“14 Ocak 2020’de Yeni Şafak’ta “FETÖ CHP’nin Eseri” başlıklı haberde yayımlanan belgede, Bekir Berk ve Fetullah Gülen’in Özel Harp Dairesine bağlı birer istihbaratçı olduğu ileri sürüldü. 16 Eylül 1968’de M. Şükran Özkaya imzalı olduğu iddia edilen belgede, şu ifadeler yer alıyor:

“Senatoya ulaşan çeşitli ihbar mektuplarında Nurculukla ilgili yasadışı faaliyetlerde bulunduğu ifade edilen Bekir Berk ve N. Fetullah Gülen’in araştırılması için Milli Hizmet Başkanlığına yazı gönderilmiş ve cevaben gelen bu iki ismin, özel harp dairesi tarafından, Nurcuların içerisinde istihbaratçı olarak görev yaptığı ve herhangi bir işleme gerek olmadığı arz edilmiştir.”

Öte yandan Kadir Mısıroğlu, 2016’da yayımlanan “Benden Tarihe Haberler” isimli kitabının 532. sayfasında, Bekir Berk’in istihbarat elemanı olduğunu aktardı. Said-i Nursi’nin talebelerinden Hüsrev Altınbaşak’la arasında geçen bir sohbetten bahseden Mısıroğlu, Altınbaşak’a Bekir Berk’i sorduğunu ve şu yanıtı aldığını belirtiyor: “‘O da haindir.’ dedi ve durumu şöyle izah etti. Bu devlet bizden anarşik bir harekete tevessül edebileceğimiz vehmiyle bizi çok sıkı takip ediyordu. Bekir Berk istihbaratın elemanıydı. Gençliğinde ırkçı olup meşhur Nihal Atsız’ın şakirdi bulunduğunu herhalde sen de duymuşsundur.'”